Kısaltma, dilde tasarruf sağlamak amacıyla bir kelimenin, terimin, metnin veya özel adın, içerdiği harflerden biri veya birkaçı ile daha kısa olarak ifade edilmesi ve simgeleştirilmesidir (Osm. ihtisar, taksir, mukattaat).
Dilimizde, kısaltma terimi yerine daha önceleri başka terimler de kullanılmıştır: icmal (özet, hülasa), taksir (kısaltma, eksik bırakma), ihsar (kısaltma, fazlalıkları atma), ihsarat (ihsar kelimesinin çoğulu, kısaltmalar), ihtisar (kısaltma, sözü kısa kesme), mukattaat (kesilmiş şeyler, her biri bir kelimeye karşılık gelen harfler, eksik parçalar), menkut (yontulmuş, kesilmiş, kısaltılmış).
İngilizce kısaltma terimi için abbreviation (kısaltılmış sözcük veya sözcük öbeği: TDK, İng., cad. gibi) ve acronim (kısa kelime, kısaltmalı, eksiltili kelime: BOTAŞ, NATO, TÜBİTAK gibi) terimler kullanılmıştır.
Günlük gazetelerde, dergilerde, kitaplarda, ansiklopedilerde hatta çarşı pazarda dükkânlar üzerinde yüzlerce kısaltma görülebilir.
Kısaltmalar hayatımızın ve kültürümüzün bir parçasıdır. Çeşitli faaliyet alanlarında borsa, lojistik, denizcilik, ticaret, ulaşım, sağlık gibi; ilim dallarında tıp, kimya, matematik, fizik gibi çok sayıda kısaltmaya yer verilir.
Çağımızda iletişim araçlarındaki gelişmeler hızlı iletişimi de beraberinde getirdi. Buna paralel olarak dilde de kısaltmalar hızla arttı. Hatta internet ortamında kelimelerdeki ünlüler yazımda tamamen terk edilerek kısaltma yoluna gidilmekte, iletişim için en kısa yol tercih edilmektedir.
Bu yüzden kısaltma yapılırken iletişimi sağlayabilen, karışıklığı önleyen en kısa şekil tercih edilmelidir. Hiçbir katkı sağlamayan nokta gibi gereksiz bir ayrıntı kısaltmalarda yer almamalıdır.
...devamını okuÖz
Türk edebiyatında siyer yazma geleneği ve özellikle manzum ve mensur anlatım tarzında ilk olan Darîr, aynı zamanda mevlit yazma ve seçme hadis derleme geleneğini de başlatarak söz konusu türlerde telif edilen eserlere önderlik etmiştir.
Makalede XIV. yüzyıl Türk dili, kültürü ve edebiyatının öncülerinden Erzurumlu Mustafa Darîr’in kısaca hayatı ve eserleri verildikten sonra Darîr’in, meşhur mevlit yazarı Süleyman Çelebi’ye, mevlit geleneğine ve seçme hadis derlemelerine, özellikle Ferahname yazarı Hatiboğlu’na etkisi üzerinde duruldu.
...devamını okuDini ve ahlaki mesnevileriyle tanınan Türk şairi.
Asıl adı Mehmed, lakabı Hatiboğlu'dur.
Eserlerinde daha çok Hatiboğlu. yer yer
de İbn Hatib mahlasını kullanmıştır. Germiyan Beyliği'ne tabi Kal'a-i Honas'ta
(günümüzde Denizli'nin Honaz kasabası)
dünyaya geldi (Ferahname. vr. ı 3b). 817
(1414) yılında yazdığı Letayifname'sinde, "Geçti kırk yıl işte ömründen hisab"
dediği (vr. ı 2b) dikkate alınırsa 777 (1375)
yılı civarında doğduğu söylenebilir.
Kendi adıyla da anılan sözlüğüyle tanınmış Iraklı dil âlimi ve tarihçi.
Nisbesinden Bağdat ile Küfe arasındaki Hille şehrinde doğup büyüdüğü anlaşılan İbn Mühennâ'nın ailesi ve öğrenim durumu hakkında kaynaklarda bilgi yoktur.
Hayatına dair bilinenler, çağdaşı ve muhtemelen talebesi olan Iraklı tarihçi İbnü'l Fuvatl'nin (ö. 723/1323) verdiği sınırlı bilgilerden ibarettir. İbn Mühennâ'nın kitaplarından geniş ölçüde nakillerde bulunan İbnü'I-Fuvati ondan büyük bir saygıyla söz eder (Telhîşu Mecma'i'l-âdâb, IV/l, s. 100, 256)
Fâtih ve II. Bayezid devri alimlerinden Lutfullah Halîmî'nin hazırladığı manzum Farsça - Türkçe sözlük.
Lugat-ı Halîmî adıyla da tanınan eserin giriş kısmında belirtildiğine göre Halîmî önce Farsça'dan Türkçe'ye örneksiz bir sözlük hazırlamıştır. Dr . John Lee 'nin tanıttığı bir nüshasının 8SO (1446) tarihini taşıdığını ve bunun muhtemelen telif tarihi olabileceğini belirten Rieu'nun kaydı (Catalogue, s. 137-139) dikkate alınırsa Lugat-ı Halîmiînin Fâtih Sultan Mehmed devrinde (1444-1446 ve 1451-1481) kaleme alınmış ve ona sunulmuş olduğu söylenebilir.
Halîmî
bu sözlüğü daha sonra Bahrü'l-garaib adıyla manzum olarak düzenlemiştir. Eserin bu tertibinde yer alan şiirleri 872'de (1467-68) şerhettiğine göre nazma çekme işi bu tarihten önce muhtemelen Sivas kadılığı sırasında gerçekleş
ve eser Amasya Valisi Şehzade Bayezid'e sunulmuş olmalıdır.
Bu makalede Kırım Tatar Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki tarihi münasebete kısaca temas edildi.
Türkiye Türkçesi ile Kırım Tatar Türkçesi gramerleri bazı noktalardan karşılaştırılmaya çalışıldı. Muharrem Ergin’in
Türk Dili Grameri ile Aydar Memedov’un Zamanevi Kırım Tatar Tili gramer kitapları esas alınarak konular bakımından
birebir karşılaştırıldı.
13. yüzyıl eseri. Dini ve ahlaki konuları içine alan eser,
Arapça ve Farsça bilmeyen vaizlerin isteği üzerine (s 3). Arapça ve Farsça yazılmış çeşitli vaaz kitaplarından faydalanılarak telif edilmiştir. Bu dillerden kitaba alınan manzum parçaların tercümeleri de yine manzum olarak verilmiş.
DİA İslam Ansiklopedisi C. 5, s. 346-348, İstanbul 1992'de yayınlandı.
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, Osmanlı Türk Müziği Araştırma Grubu (OTMAG) olarak, Ali Rifat Çağatay (1869 - 1935)’ın özel arşivinden bazı yazmalar üzerinde çalışmamız sonucu ortaya muhteşem bir envanter çıktı. Bu yazmalarda çağının pek çok bestekârının eserleri birinci elden tespit edilmiştir. Bunlar arasında Çağatay’ın da 60 kadar bestesi mevcuttur. Bu bestelerin söz tespiti, vezin ve açıklamaları benim payıma düştü.
Klasik musikimizin ustaları güfte olarak, yine içerisinde vezinleri, ses ahengi, kafiyeleri, redifleri ile bir ritim, bir müzik barındıran şiirleri seçmişlerdir. Bu bakımdan güfteler de şarkılar için son derece önemli ve üzerinde durulmaya değer söz varlıklarıdır. Çalışmamızda Ali Rifat Çağatay’ın bestelediği güftelerin yazarları, vezinleri, bunlara uygun olarak kullanılan makam ve
usuller üzerinde duruldu. Daha önce Cinuçen Tanrıkorur’un yaptığı araştırma ile Çağatay’ın tercih ettiği vezin ve usuller karşılaştırıldı. Farklı olanlar belirtildi. Şarkıların şairleri araştırıldı, doğum ve ölüm tarihleri belirlendi. Edebi